Babanzade Ahmet Naim

Irak'ın meşhur ailelerinden biri olan Baban sülalesine mensup olarak, 1872 yılında, Bağdat şehrinde doğdu. Büyük dedesi Süleyman Bey, Süleymaniye'nin kurucusu idi. Babası ise Osmanlı’nın büyük devlet adamlarından Mithat Paşa’nın Bağdat valiliği esnasında mühürdarlık, mektupçuluk, mutasarrıflık gibi vazifelerde bulunmuş olan Babanzade Mustafa Zihni Paşa'ydı. 

İlköğrenimini Bağdat'ta bulunan Bağdat Mekteb-i İbtidaî ve Rüştiyesinde gördü. Ardından İstanbul'a geldi ve Galatasaray Lisesinde ortaöğrenimini tamamladı. Yükseköğrenimine Müliye-i Şahanede devam etti ve her iki okuldan da "pekiyi" derecesiyle mezun oldu. Öğrenim gördüğü okullar genellikle müsbet bilimlere ve Batılı dillere yönelik eğitim vermekteydi. Bu sebeple Babanzade de Doğu ilimleri ve dillerine ait bilgileri resmî eğitim sürecinin haricinde kendi çabarıyla özel dersler alarak tamamlamaya gayret gösterdi. Arapçayı, Mekteb-i Sultaniyeden de hocası olan Hacı Zihni Efendi'den öğrendi ve ilerletti.

Memuriyet hayatına ilk olarak 12 Eylül 1894 tarihinde, henüz yirmi iki yaşındayken, Tahrirat-ı Hariciyye Kaleminde 3. kâtip olarak başladı. 21 Mart 1896 tarihinde, aynı nezarette Tercüme Kalme 2. kâtipliğine nakledildi. Bu sırada 100 kuruş olan maaşı, 300 kuruş arttırılarak 400 kuruşa yükseltildi. 1895-1914 yılları arasında Mekteb-i Sultanide Arapça öğretmenliği yapmaya başladı, maaşı artık 450 kuruştu. 8 Ağustos 1908 tarihinde Maarif Nezareti Meclis-i Maarif Dairesi İlmiye Azalığına tayin edildi, aynı sene içerisinde Mülga Mekâtib-i Rüşdiye İdaresi Müdürlüğüne getirildi. 

II. Meşrutiyet'in ilan edilmesi üzerine gerçekleştirilen ilk seçimlerde kendisine milletvekili adayı olması teklif edildi lakin Babanzade kendisini layık görmediği için bu teklifi kabul etmedi. Meclis-i Maarif Azası olarak görev aldı, 1911-1912 yılları arasında kısa bir dönem Tedrisat-ı Âliye Müdürlüğü görevinde de bulundu. 

Telif ve Tercüme Heyeti Azası olarak görev yaptığı sırada, heyetin çalışmaları sonucunda "Felsefe Istılahları" ve "Sanat Istılahları" olmak üzere iki risale yayımladı. Çevresinin görüşlerine göre Babanzade, bu heyet üzerine oldukça etkiliydi. Sözünün dinlenmediği zamanlarda seçimlerinin arkasında durdu, kendi belirlediği terimleri kullandı ve eserlerinde bu terimlerle ilgili ilmî gerekçelerini göstererek tekliflerde bulundu. 1913 yılında, bu daire bünyesinde kurulan Istılahat-ı İlmiyye Encümeni'nin çalışmalarına katıldı; burada felsefe, sanat ve tabii bilimlere dair hazırlanan terimler sözlüklerinin çalışmalarında etkin rol oynadı.

1910-1933 yılları arasında Darülfünun Edebiyat ve İlahiyat Şubesinde Felsefe Müderrisliği görevine getirildi; burada, felsefe, metafizik, ahlak, psikoloji, hikmet ve mantık dersleri verdi. Söz konusu derslerin Darülfünun'da ilk defa okutulacak olması sebebiyle derslere yönelik notlarda eksiklikler vardı, bu sebeple notlar hazırladı ve tercümeler yaptı. Darülfunun'da yirmi üç sene boyunca ifa ettiği müderrislik hayatının ardından 1 Temmuz 1933 tarihinde üniversite reformu ile tasfiye edildi ve emekliye ayrıldı. 

Babanzade 1919 senesinde Felsefe müderrisliği yaptığı dönemde kısa bir süreliğine Darülfünun’a rektörlüğü de yaptı. Ayrıca tam tarihi bilinmemekle beraber yine Darülfünun’da Meclis-i Müderrisîn azalığında bulundu. 1918’de Darülfünun’da kurulan Tedkikat-ı Lisaniye Encümeni ve Maarif Nezareti bünyesinde

ve kendi riyasetinde kurulan Sarf ve İmlâ ve Edebiyat Encümeni’nde yakın arkadaşları olan edebiyatçılarla çalıştı. Bu sırada Arapça-Türkçe lügat hazırlama girişiminde bulundu, hatta "elif" harfini bitirdi. Fakat dönemin Maarif Nazırı Ali Kemal’in kıskançlığı sebebiyle çalışması yarım kaldı ve

lügatın hazırlanan kısmı dahi basılamadı.

13 Ağustos 1934 tarihinde, 62 yaşındayken Vefa Karakolu karşısındaki evinde, öğle namazı esnasında secdede vefat etti. Ölüm sebebinin kalp krizi olduğu tahmin edildi.

ESERLERİ 

Eserlerini kaba hatlarıyla çeviriler, tercüme üzerine yaptığı teklifler ve tenkitler, çevirdiği ve açıklayıp yorumladığı hadisler, milliyetçilik ve İslam konularında ele aldığı yazılar, felsefeyle ilgili derslerinde aldığı notlar ve çevirdiği müstakil eserler ve teklif ettiği terimler şeklinde sınıflandırabiliriz. 

Sahih-i Buharii Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi: Mukaddimesinde hadis usulünün genel konularını ele aldı ve hadis usulünü modern tarih metoduyla karşılaştırdı. Hadis usulünü modern tarih metodu ile karşılaştırırken hadis metodunu modern tarih metodundan üstün gördü. Hadis-i şerifleri tercüme ederken hadislerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için kendi açıklamalarını parantez içine alarak yazdı. Bu şekilde kendi açıklamalarının hadisin orijinaliyle karışmasını engellemiş oldu. “Tecrid-i Sarih”in tercümesini bitirmeden 1934 yılında vefat edince onun bu görevini Kamil Miras devraldı ve tercümeyi bitirdi. 

İslam’da Davayı Kavmiyyet: Eser önce “Sebilürreşad dergisinde yayımlandı, daha sonra da kitaplaştırıldı. İslam’ın temel kaynaklarından yola çıkarak ırkçılığın ve milliyetçiliğin İslam’da bulunmadığını gözler önüne sermeye çalıştı. Eserde Türkçülerin ve Türk-İslam düşüncesini savunanların düşüncelerini eleştirdi, Türkçülerden çok kendisine yakın hissettiği Türk-İslam ülküsünü savunanlara seslendi. 

Ahlâk-i İslamîyye Esasları: Bu eser de önce “Sebilürreşad” dergisinde yayımlandı, daha sonra da kitaplaştırıldı. İslam’ın ahlak esaslarını genel hatlarıyla yazdı. Bazı yerlerde açıklama ve yorumları, İslam ahlakını hadis ve ayetlerden yola çıkarak iki dereceli şekilde formüle etti, aynı zamanda Kant ahlakını eleştirdi. İslam ahlakı ile rasyonalist ahlakı karşılaştırdı ve rasyonalist ahlakı, İslam ahlakına yakın bulduğu fikirlerini belirtti. 

Felsefe Dersleri (Hikmet Dersleri): Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin Darülfünun’da felsefe derslerine girmesiyle birlikte kendi dersini sistemli bir şekilde işlemek için notlar tuttu. Eser bu notların bir araya getirilip kitaplaştırılmasıyla oluşturuldu. 1913-1914 yıllarında “Hikmet Dersleri” olarak yayımladığı bu eserini 1914-1915 yıllarında eseri gözden geçirip ilaveler ekleyerek “Felsefe Dersleri” olarak tekrardan yayımladı. Bu kitapta ilmin tarifi, felsefenin tanımı ve psikoloji konularını ele aldı.

İlmü’n-Nefs Tercümesi: Georges Fonsegrive’in “Elements de Philosophie” eserini Türkçeye “Mebadi-i Felsefeden Birinci Kitap İlmü’n-Nefs” adıyla tercüme etti. Psikolojiyi, pozitivist anlamdaki psikolojiden farklı olup metafizik boyutuyla ve psikolojinin konularının derinlikli bir şekilde ele aldı. Kitabı sadece tercüme etmekle yetinmeyip dipnotlarda bulunan 200 civarındaki terimin Osmanlıca karşılıklarını vermeye çalıştı. Terimlere Osmanlıca karşılıkları ile verilirken teklifler sundu, tahliller ve eleştiriler yaptı. Tercümenin sonuna eserde geçen yaklaşık 2.000 civarındaki Fransızca terimin Osmanlıca karşılıklarını yazdı ve bir lügatçe ekledi. 

Felsefe Makaleleri: Bu eser Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin çevirdiği ve o dönem farklı zamanlarda Darulfünün Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanan makalelerinden oluşur. M. Cüneyt Kaya ve Cahid Şenel 2014’te bunları bir araya getirerek “Felsefe Makaleleri şeklinde kitap hâline getirdi. Paul Janet’in Felsefe Bir İlim midir?, Felsefenin Yeni Birkaç Tarifi, Felsefede Misdak ve Geçen Ders Hakkında Bazı İzaha adlı makalelerini; Emile Picard’ın İlim Hakkında ve Elie Rabier’in İlm-i Mantık makalelerini çevirdi. 

Temrinat: Eserin tam adı Mekteb-i Sultani’ye Mahsus Sarf-ı Arabî: Temrinat’tır. Bu kitabı öğrencilerin Arapçayı daha kolay ve daha iyi öğrenmeleri için hazırladı. Mukaddimede Arapçaya bakışına, Arapçanın Türkler tarafından neden öğrenilemediğine değindi. Dönemin medreselerinin eğitim sistemine eleştirilerde bulundu. Arapçanın öğrenilememesinin, eğitim sisteminin kötü olması ve Türk’e göre tertip edilmemesinden kaynaklandığını savundu. Medreselerdeki Arapça öğrenimine yönelik eleştirilerine sert eleştirilerde bulundu. 

Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin bu kitaplar dışında uzun süre yazdığı Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad mecmuaları başta olmak üzere Darülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası, İkdam, İttifak, Mahfil, Servet-i Fünun, Tanin gibi mecmualarda da yazıları yayımlandı. 

Akademik alanda yaptığı çeviriler Darülfünun’da göreve başladığı ilk yıllardan emekli olduğu yıla kadar, devlet tarafından görevlendirildiği Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi’ni de öldüğü güne kadar çevirmeye devam etti. Sırat-ı Mustakim ve Sebillürreşad dergilerinde daha çok hadis çevirisi üzerinde durdu. 

Kaynak: Yalçın Yavuz, “Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin ‘İslamcılığına’ Sosyolojik Bir Bakış”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019.

Melek Çetinkaya, “Babanzade Ahmed Naim’in Son Dönem Osmanlı Düşüncesine Katkıları”, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2018.

https://www.elipskitap.com.tr/yazar/babanzade-ahmet-naim/

https://www.elipskitap.com.tr/urun/islam-ahlakinin-esaslari/